"Anayasal bir kurum"umuzun geçen cuma günü "görüşlerini kamuoyuna açıklaması" sonrasında gelişen olaylardan sonra TBMM bugün 22 Temmuz'da seçim yapma kararını aldı. Fakat Baykal geçen gün seçimin de çözüm olmadığını söylemişti. Çünkü seçimden yine bu alçak şeriatçı partinin (AKP canım) birinci olarak çıkması tehlikesi var. Eee, peki şimdi ne olacak? Bu işe nasıl çözüm bulunacak? "Ne olacak canım, anayasal kurumumuz başa geçer, olur biter" dediğinizi duyar gibiyim. Ama, ııh olmaz. Sonra AB, ABD, IMF gibi bilimum dış düşmanlara ne deriz. Göstermelik de olsa bir seçim yapmak gerek. Fakat öyle bir seçim olmalı ki bizim kazanmamız garanti olmalı.
Merak etmeyin siz, biraz düşününce bu konuya da çözüm buldum. Yalnız itiraf etmem gerek bu konuda Bekir Coşkun'un bugünkü yazısından epey ilham aldım. Bekir Coşkun, yazısında, göbeğini kaşıyan adamlardan (ııy, ne iğrenç) bahsetmiş. Bu göbeğini kaşıyan adamların Türkiye'de çoğunlukta olduğunu belirtmiş. Bunların AKP sempatizanı olduklarını ve Tayyip Erdoğan'ın seçimi kazanmak için bunlara güvendiğini yazmış. Göbeğini kaşıyan adamların çoğunlukta olduğu bir ülkede demokrasi olamayacağını da (ordu, ay pardon anayasal kurum diyecektim, göreve!) söylemiş.
Bence çok haklı. Bu cahil göbeğini kaşıyan adamlarla "Atatürk’ün kızları, ülkenin aydınlık yüzlü erkekleri, eski-şimdiki cumhurbaşkanları, üniversite öğretim üyeleri, yüksek mahkeme üyeleri, askerler, sivil demokratik örgüt üyeleri" aynı oy hakkına sahip olabilir mi? Olabilemez. O zaman yapılacak iş basit. Hazır TBMM anayasada değişiklikler yapmaya başlamışken, göbeğini kaşıyan adamların bir oy hakkı sabit tutulurken, diğerlerine üç (önce iki diyecektim de belki o da yetmez diye korktum) oy hakkı verilsin. Böylece CHP'nin seçimden birinci parti olarak çıkması kesinleşsin. Hem böylece dünyaya da örnek oluruz. Oy hakkını eğitim düzeyine göre farklılaştırarak dünya demokrasi tarihinde yeni bir uygulamanın yolunu açarız. Nasıl çözüm ama...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment